Sakız Adası (Chios) Yunanistan’ın Ege Denizinde yer alan adasıdır. Sakız ağaçlarından elde edilen sakızıyla ünlüdür sakız ağacı adanın ikliminde en uygun yetişir. Yunanistan’ın en büyük 5. adasıdır. Biz de balayı gezimizde sakin ve tarihi olan bu adayı ziyaret etmek istedik.
1. Sakız Adasına nasıl gidilir?
Öncelikle Sakız Adasına gidebilmeniz için Schengen vizesine ihtiyacınız var. Pandemi öncesinde Yunan adalarına kapıda vize vardı fakat pandemi sonrasında kalktı. Yunanistan’ın adalar için adakart projesi varmış fakat bu durum henüz resmileşmedi. Bu nedenle Schengen vizesi almanız gerekmekte. Bütün başvurularda olduğu gibi Yunanistan Konsolosluğunun anlaşmalı olduğu kurum aracılığıyla randevu alıp belgelerinizi toplayıp vize için başvuruyorsunuz (Arabayla seyahat için arabaya en az 15 günlük yeşil sigorta gerekli). Genellikle vize durumunuz için Yunanistan konsolosluğu çabuk dönüş sağlıyor. Biz arabayla gezmek istediğimiz için (ada büyük 3-4 gün seyahatlerde köyleri de gezecekseniz araba gerekli, arabayı limanda bulunan acentelerden kiralayadabilirsiniz) başvuru yöntemini arabayla gezi olarak seçtik oteli ve ulaşım bedellerini önceden ödedik.
Adaya ulaşmak için Çeşme’den kalkan feribotlara binmeniz gerekmekte. Ertürk, Turyol, Sunriselines. Biz Sunriselines’ı tercih ettik. Gidiş-dönüş 200€ verdik. Ertürk’de sanırım sistemsel sorunlar çıkabiliyormuş insanlar dönüşte şikayetçilerdi.
Feribot tam vaktinde kalkmıyor bütün yolcuların gelip check-in yapmasını bekliyor. 20 dk gecikmeler yaşanabiliyor yani. Ayrıca yurtdışına çıkacağınız için harç pulunu da almayı unutmayın!
Ada için feribota binmeden önce aracınız x-ray cihazından geçiyor. Araç sahibi araç için gerekli belgeleri memura gösteriyor daha sonra diğer yolcularla beraber sıraya girip pasaport işlemlerini hallediyor.
Yolculuk toplam 30 dk sürüyor adadaki memura da gerekli belgelerinizi gösterdikten ve pasaport işlemlerinizi yaptıktan sonra yolculuk başlıyor!
2. Gezilecek Yerler
Sakız Adasında genellikle canlı yaşam adanın doğu kısmında bulunuyor. Adanın merkezinin adı da Chios. Adanın limanında hediyelikçiler ve çeşitli restoranlar bulunuyor. Hediyelikçilerde sakız içeren uzolar, şaraplar, yöresel üzümlerden yapılmış şaraplar, ELMA marka en iyi tat ödülünü almış damla sakızlı sakız, reçeller vb. şeyler satılıyor.
2.1. Köyler ve Müzeler
2.1.1. Pyrgi
Adanın güneyindeki bu köy aynı zamanda boyalı köy olarak da biliniyor. Sakız üretiminin yapıldığı köylerden biri olmasının yanı sıra korsanlardan korunmak amacıyla köy merkezden, denizden uzak inşa edilmiş. Kayıtlara göre köyün kurulumu 10. yydan da öncelere dayanıyormuş. Sakız Mastica Museum (1)’da bu köye yakın ve hazır köye gitmişken bu müzeyi de gezmenizi tavsiye ederim. Müzede damla sakızının dünden bugüne üretim aşamaları, yöntemler, ada köylüleri ve tarihi hakkında bilgiler mevcut. Biz gittiğimizde özel bir gün olduğu için giriş ücreti almadılar. Normalde 4€. Müzede öğrendiğimize göre damla ağacının bilhassa sadece Sakız adasında üretilebilmesinin nedeni adanın kuzeyinde bulunan dağların kuzeyden esen rüzgarları kesmesi, dolayısıyla güney kısmına kuru bir iklim bırakmasıymış. Bu iklimde sakız ağacı daha çok yetişiyormuş. Ayrıca Sakız Mastica Museum’da köylülerin sakız elde etmek için kullandığı bir çok alet-edevatı görebilir ve dalından sakız yiyebilirsiniz.
2.1.2. Mesta
Mesta köyü de tıpkı Pyrgi gibi Sakız adasının bir sakız köyü. Bu köy de korsanlardan korunmak amaçlı denizden uzakta kale şeklinde inşaa edilmiş. Büyük ihtimalle 12. yyda Bizanslar tarafından inşaa edildiği düşünülüyor. Köyde Ortaçağ havası mevcut ve sokakları labirent şeklinde. Köy evleri yanyana bir bütün şekilde inşaa edildiği ve dışarı penceresi olmadığı için korsanlardan korunaklı. Ayrıca köy istilaya uğradığında insanlar yer altı tünellerine kaçıp korsanları köyde kimsenin yaşamadığına inandırmaya çalışıyorlarmış. Köy beşgen bir yapıya sahip ve her köşede kulesi mevcut, köye girişler ise yalnızca belli kapılardan. Biz son gün hediyelikçilerde geleneksel incir rakısını arayıp bulamadıktan sonra dükkanlardan öğrendik ki incir rakısı sadece bu köye özelmiş ve halk yapıyormuş. Dolayısıyla deneyemedik. Meydanda ise yine ortaçağdan kalma Taksiarhis Kilisesi yer almakta. Ayrıca köydeki kafelerden birine oturup bir frappe içip soluklanılabilir. Frappeler yaklaşık kişi başı 2.5€.
2.1.3. Lagkada
Bu köy ise diğerlerinden farklı olarak adanın kuzeybatısında bulunan bir balıkçı köyü. Köye vardığınızda sahilde tutulup kurutulmaya bırakılmış ahtapotları, ayıklanan karidesleri görebilirsiniz. Ahtapotları o şekilde görmek benim için pek hoş bir görüntü oluşturmadı açıkçası. Biz burada övüldüğü için Nostos adlı mekanda öğle yemeği yedik. Çalışanlar kibar ve sıcakkanlıydı. 2 kişi için 38€ ödedik (ekmek, salata, 2 bira, su, balık ve meze). yalnız köyde çok fazla kedi var ve bakımsızdılar. Bu durum Yunanistan için öyle maalesef. Yanınızda mama getirirseniz çok iyi olur.
2.1.4. Olympi
Pyrgi ve Mesta’ya yakın olan bu köyde bir mağara bulunuyor. Aynı zamanda Sykia mağarası olarak da adlandırılıyormuş. Mağara deniz seviyesinden 100 metre yukarda konumlanmış ve derinliği 55 metre kadarmış. İçinde bir sürü sarkıtlar ve dikitler var. Mağarayı gezdiren rehberle beraber sarkıt ve dikitlere bakarak nelere benzettiğimizi söyledik en yaratıcı fikirleri bulmaya çalıştık (Nazgule, Meryem Ana’ya, Buddha’ya ve mantarlara benzeyen sarkıtlar vardı). Mağaranın içi nemli ve soğuk. Yürürken dikkat edilmeli. Aynı zamanda köyün halkı mağarayı korsanlardan saklanmak için ve Sakız adası katliamı sırasında saklanmak için kullanmışlar. Mağaranın içinde şeffaf ve ışığa duyarlı bir böcek türü de yaşıyormuş. Kesinlikle görülmeye değer. Mağaraya giriş 5€ ve pazartesileri kapalı.
2.1.5. Anavatos
Burası adanın terkedilmiş köyü. Katliamdan ve 1881’de olan ağır depremden sonra terkedilmiş. Köy bir dağın dik yamacında yer alıyor. Biz gittiğimizde bazı evlere restorasyon yapılıyordu. Küçük bir köy terkedilmiş olmasına rağmen içinde minik bir kafe bulunuyor. Biz bu kafede frappe içtik (2.5€ kişi başı), fiyatlar normaldi. Köye ulaşım zor yine korsanlardan korunmak amacıyla ulaşılması zor bir yere inşaa edilmiş. Bu köyde mutlaka görülmeli derim.
2.2 Diğer Gezilecek Turistik Yerler
2.1. Adanın Kuzeyi
Anladık ki adanın kuzeyini turistler gezmiyor. Çünkü biz gezerken yollar boş ve kimse yoktu. Yalnız dikkat edilmesi gereken adanın kuzey kısmı aşırı dik yamaçlı ve dar yollu. Bu nedenle dikkatli sürmeniz gerekmekte. Araçsız ulaşamazsınız. Arada keçilerini, eşeklerini otlatmaya çıkan köylülere denk geldik, adanın bu kısmında köyler sahillere uzak ulaşması zor. İnternet de çekmiyor (biz adaya varınca merkezdeki Cosmote’dan 1 aylık sınırsız internetli sim almıştık). Sahil kısmında ki bir çok mekan kapalıydı, bu nedenle merkeze geri dönmek zorunda kaldık yemek için.
Agio Gala: Adanın kuzeybatısında yer alan etrafı dağlarla çevrili bir köy. Köyde mağara da bulunuyormuş fakat biz gittiğimiz zaman in cin top oynadığı için kapalıydı. Köyde bir camping alanı bulunuyor. Köydeki kilisede köy hakkında bilgiler ve fotoğraflar yer alıyordu. Köylüler fakirmiş ve oraya suyu ilk getirten adam hakkında bilgiler yer alıyordu.
2.2. Yeldeğirmenleri
Yeldeğirmenleri adanın simgesi. Adaya kadar gidip fotoğraf çektirmemek olmaz. Değirmenler adanın kuzeyinde yer alıyor ve merkezden 15-20 dk yürüyerek de ulaşılabilir.
2.3. Daskalopetra (Homeros taşları, Kibele Tapınağı)
Adanın bu bölgesi kuzeyde yer alıyor fakat sahil şeridinde. Kasabadan tepeye doğru çıkarsanız Homeros’un zamanında öğrencilerine üzerinde ders anlattığına inanılan antik zamandan kalma taşlar yer alıyor. Burası aynı zamanda Kibele’ye adanan tapınak olarak da geçiyor. Tepenin daha yukarısında bir Osmanlı paşasının yaptırdığı çeşme var. Yol üstü geçerken yürüyüş yapmak için uğrayabilirsiniz fakat ille de gezmenize gerek yok. Çünkü artık maalesef sadece kalıntılar kalmış.
2.4. Marmaro (Kardamyla)
Sakız adasına bağlı adanın kuzeydoğusunda bulunan yukarı ve aşağı olmak üzere 2 bölgeye ayrılan bu köyde biz deniz havası almak ve bir şeyler içmek için durduk. Sahil şeridinde denizcilere ithafen Kardamyla Denizcisi adında bir heykel yer almakta. Biz Forest cafe’de oturup 2 frappe ve 2 shot sakız likörü içtik 10€ ödedik.
2.5. Nea Moni Kilisesi
Rönesans dönemini yansıtan 11. yy’dan kalmak bu kilise adanın ortasında merkezin batısında yer almaktadır. Anlamı “Yeni Manastır” demektir. UNESCO Dünya Miras listesine eklenmiştir. Bu manastırda keşişler kendi kendilerine yeten bir sistem geliştirmişler ve tarım yaparak yiyecek-içeceklerini kendileri üretmişler. Alanda kilise, mabet, su depoları ve keşişlere ait odalar bulunuyordu. Bu odalarda keşişler inzivaya çekilirlermiş. Son derece sessiz, sakin bir yer.
2.6. Merkezdeki müzeler
Sakız Bizans Müzesi: Osmanlı’dan kalma Mecidiye Camii’nin içine eserler konularak müzeye çevrilmiş. Bizans eserleri İstanbulda’da sergilendiğinden onun kadar ihtişamlı değil yine de gidilir. Öğrenci 2€, tam 4€.
Sakız Kalesi: Kaleye çıkıp deniz manzarasını izleyip karşıdan Çeşme’ye bakmak güzel.
Osmanlı Hamamı: Kalenin içinde yer alan hamam. Giriş ücretsiz. 20. yy’a kadar kullanılmış.
2.7. Aplotaria Caddesi
Alışveriş yapmak isterseniz geçebileceğiniz bir cadde. Üzerinde çeşitli mağazalar (gözlükçü, kıyafetçiler, spor mağazaları vb.) var. Küçük bir cadde. Caddenin yan sokaklarında çeşitli kafeler de mevcut.
2.8. Holy Water Temple ve Agia Markella Monastery
Burası Adanın kuzeybatısında yer alan bir kadın manastırı. Manastırın ilerisinde ise Azize Markella’nın öldüğü yer olduğuna inanılan taşlar bulunuyor, azize adanın koruyucu olarak biliniyor ve bölge “Holy Water Temple” olarak adlandırılıyor. Rivayete göre Azize Markella dinine bağlı bir rahibeymiş, babası ise inançsız bir pagan. Kızının inanışına inanmıyor ve ona karşı şehvet besliyormuş, bu nedenle Markella ondan kaçmış ve güçlü dalgaların olduğu bu taşlara doğru gelmiş, fakat babası peşini bırakmamış, bulmuş ve onu burada öldürmüş. Taşların bulunduğu bölgede hala Azize Markella’nın kanının bulunduğu ve denizin renginin daha kırmızı olduğuna inanılıyor. Biz de buraya manastırın önündeki kafeden sahil boyunca dar yapılmış yoldan yaklaşık 20 dk yürüyerek ulaştık. Gerçekten de suyun rengi orada daha kırmızıydı fakat nedeni büyük ihtimalle taşların terra rosa türünde olması ve toprakta bulunan demir. Anıtın az ilerisinde ise Azize Markella adına mumların yakıldığı bir anıt var. Her 22 temmuzda tatil oluyor ve insanlar buraya Azize Markella’yı anmaya geliyorlarmış.
2.9. Plajlar
Biz her gün farklı bir plajda denize girmeye çalıştık ona rağmen yetmedi. Adada çok fazla plaj var suyu berrak, temiz ve soğuk.
Mavra Volia: Volkanik plaj, taşlardan oluşuyor, suyu güzel ulaşımı kolay, taşlar volkanik oldukları için renkleri koyu.
Agia Dynami: Kilisenin altında bir plaj, ulaşımı kolay araba park edecek yer var. Denizi soğuk.
Trachili Beach: Ulaşması zor ama en çok beğendiğimiz deniz. Suyu temiz ve ulaşımı zor olduğu için kimsecikler yok. Tepeden arabayla inip arabayı sazlıklara park edip yürümenizi tavsiye ederim çünkü yol taş, çakıl.
Agali Beach Pansiyon: Biz gittiğimizde boş ve kimse yoktu. Küçük bir kumsal. Yüzerken yunusları gördük.